OK
Published on

İş Bankası ile nasıl tanıştım?

İş Bankası, öğrenci olduğum zamanlarda heves ederek hesap açtırdığım ama çok kullanmadığımdan hesabımı kapattığım bir banka olarak kaldı hayatımda. Daha popüler ve son teknolojiyi hızlı takip eden bir banka olarak Garanti'yi gördüğüm için, uzun yıllar onunla devam ettim. Kaç kişi banka hesabına profil fotoğrafı koyar ki! Ben koydum. Düşünün, öyle özeniyorum çalıştığım bankaya.

Hükümetin, İş Bankası'nda Atatürk'ün payı olarak adlandırılan %28'lik kısmını hazineye aktarmak istemesi ile ilgili bir haber ile başladı her şey. Üstelik daha önce bir kere hazineye aktarılmış ama geri alınmış. Sonraki günlerde bunun ekonomimiz için kötü bir hamle olacağına dair farklı kişilerden söylemler gelmesiyle bu istekten vazgeçildiğine şahit oldum. Çok şaşırmıştım. Çok büyük bir meblağ vardı ve alamadılar. Biraz araştırmaya karar verdim.

%28'i Atatürk'ün hisseleriymiş (kuruluş için kendi parasından vermiş) ve Atatürk de bu hisselerden gelen gelirin %14'ünü Türk Dil Kurumu'na ve diğer %14'ünü de Türk Tarih Kurumu'na miras bırakmış. CHP'den de 3 denetçi, bu paraların düzgün ulaşıp ulaşmadığını kontrol ediyormuş. Peki ya %72'lik kısım kimin?

Tüm paydaşları özetlemek gerekirse;

• Atatürk Hisseleri: %28,09
• İş Bankası Munzam Sandık Vakfı: %37,31
• Halka açık pay: %34,60

Bir dakika! Şu vakıf nedir?

İş Bankası'nda çalışan kişilerin zorunlu sosyal güvenlik yardımlarına ek sosyal güvenlik ve yardımlaşma hakları sağlamak üzere, 1974 yılında Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmuş bulunan ikincil bir sosyal güvenlik vakfıdır. Yani, İş Bankası çalışanı iseniz, sadece bankaların sunabildiği emeklilik sistemine dahil edilmiş oluyorsunuz. Çalışan olarak sizin ve aile bireylerinizin sağlık ve eğitim odaklı ihtiyaçlarına cevap verebilen bir kurumdur. Yani, çalışanların payı diyebiliriz bu paya.

Sloganlarındaki gibi: Türkiye'nin bankası. Bu kurumun bir sahibi yok. Hükümetin veya bir patronun söz hakkı yok.

​"Vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında olarak, halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen tam manasıyla modern ve milli bir banka kurulması..." 1924 yılının Temmuz ayında Bakanlar Kurulu'nu toplayan Mustafa Kemal, milli bir banka kurulması konusundaki arzusunu böyle dile getirmişti. İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk milli bankası olan İş Bankası'nın kuruluş öyküsü...

Bu yapı çok hoşuma gitmişti ama diğer bankalarda da buna benzer yapılar olabilirdi. Kamu bankalarının büyük kısımları Türkiye Varlık Fonu, yani hükümetin kontrolü altında. Yani ortak akılla, işin ehli insanlardan oluşan bir yönetim kuruluyla yönetilemediği zamanlar oluyor. Nitekim kamu bankası olmasına rağmen 128 milyar dolar, ayakkabı kutusu vb. durumlara şahit olduk. Özel bankalara gidince artık bambaşka ülke ve şirket isimleri görmeye başlıyorsunuz.

Bunların üstüne 2015 yılında The Banker tarafından hazırlanan "Dünyanın En Büyük 1000 Bankası" listesine 92. olarak girdiklerini okuyunca artık saldım kendimi. İzlediğim her video, okuduğum her haber beni hızlıca bu bankaya yaklaştırdı. Neresine baksam bir işbilirlik ve liyakat akıyordu.

Bir de şu İş-Kültür yayınları yok mu! Kar etmek için değil de, kitabı herkes için erişilebilir kılmak amacıyla kuruldum diyor. Öyle ucuz diye editörlüğü, baskısı kötü diye düşünmeyin. Şu ana kadar bir tane imla hatası bile görmedim. En azından benim okuduklarımda. %14 ile harika işler çıkarıldığının ispatı oldu bana.

Dolar-TL'nin hızlıca 5'lere 7'lere geldiği zamanlarda zam için yıl sonunu beklemeden çalışanlarına enflasyon zammı yapan iki kurumun haberini gördüm. Diğerini hatırlamıyorum ama biri Şişecam'dı. Yakın zamanda bir de ne göreyim: İş Bankası iştirakiymiş. Şaşırdım mı? Artık değil.

6 Şubat Maraş depreminden 1 hafta kadar sonra 10 milyar TL'lik bir paket açıkladılar. Ehil insanlar toplanmış, kafa yormuş, depremzede çocukların eğitiminden tutun da ölenlerin borçlarının silinmesi, kalanların kredi kartı ödemelerinin ötelenmesi, düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkanları gibi bir çok konuda yaptıkları destekleri kalem kalem açıklamışlar. Bu hareket çok takdir topladı. Tweet

Her şey göründüğü kadar iyi de değildir, göründüğü kadar kötü de değildir.

Bunları öğrendikten sonra ne mi yaptım? Pılımı pırtımı (hgs, kredi kartı vs.) topladım, İş Bankası'na geçtim. Bu yazıyı yazarken 2 yıl olmuştu geçeli. Şu ana kadar beni sıkan, üzen bir şey ile karşılaşmadım ama tabii ki karşılaşmayacağım anlamına gelmiyor. Fakat, insan sevince kusur görmüyor artık! Umarım bu kıymetli kurum, ehil insanlar eşliğinde prestijini ve kalitesini artırmaya devam eder.

Buradan İş Bankası'nın ve iştiraklerinin liyakati gözeten çalışanlarına selam gönderiyorum. Emeğinize sağlık.